Gelişmekte olan ülkeler genelinde bu tür politikaların ağırlık kazanması ve özellikle son dönemlerde peş peşe yaşanan ekonomik krizler uluslararası ticarette rekabetin yoğunlaşmasını, korumacılık eğilimlerinin artmasını ve sonuçta uluslararası ticaretin daha dinamik ancak daha karmaşık bir yapı kazanmasına yol açmıştır. Dünya ticaretinde jeopolitik ve jeoekonomik gelişmelerin birbirinden ayrılamaz hale geldiği günümüzde, dünya ticaretinden daha fazla pay alabilmek dünyadaki gelişmeleri dikkatle takip etmeyi ve gerekli stratejileri belirlemeyi gerektirmektedir. Dünya ekonomisine damgasını vuran en önemli iki dinamik: küreselleşme ve inovasyondur. Özgün ve katma değeri yüksek ürünlerin üretim ve ihracatı ülkelerin zenginleşmelerinde vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir. Dünyada siyasi sınırların yeniden belirlenmesi, Doğu blokunun çöküşÃ¼, yeni tüketici pazarlarının açılması, ticari blokların kurulması, ticaret anlaşmaları ve Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ,WTO) kuruluşu, ihracat için yeni fırsatlar yaratmıştır. Daha ucuz, daha hızlı ve kaliteli üretim yapabilen rekabetçi üreticilerin ortaya çıkmasını sağlayan teknolojiye dünya genelinde ulaşılabilir olması dünya ekonomisini etkilemiş, günümüzde ekonomi küreselleşmiştir. Daha önceleri az gelişmiş ülkeler grubunda olan ülkeler, dünyada haberleşme sistemleri ağının genişlemesi, televizyon, basılı yayın ve elektronik ortam vasıtasıyla bilgiye ulaşabilme alanlarında yaşanan patlama sayesinde, gelişmiş ekonomilere ciddi birer rakip haline gelmişlerdir. Bu ülkeler ve firmaları açısından düşÃ¼nüldüğünde, dünya pazarlarında oluşan fırsatları kendi yararlarına kullanmak için böylesine uygun bir dönem hiç olmamıştır. Dolayısıyla, aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı, ihracat yapmak, bir ülkenin ve firmalarının büyümesi ve rekabet gücünü artırması bakımından önem arz etmektedir. Â
|
|